Bayern Münich’in formasının ense kısmına yakın bir yerinde şu ifade yazıyor.
“Mia San Mia”
Bu sloganın Almanca‘da tam karşılığı olmamasına rağmen,
“Neysek oyuz”
“Biz biziz” şeklinde bir ifade içerdiği ağırlıklı olarak kabul edilmiştir.
“Neysek oyuz” güzel bir söylem.
Kulübünün hücre yapısını bu kadar yalın ve net anlatabilmek de bir büyüklük değil mi?
***
Armalara gelelim.
Galatasaray‘ın ilk logosu, Ayetullah Emin‘in çizdiği içiçe geçen GS, yani Gayın-Sin harflerinden oluştu. 1928′deki harf devriminden sonra Galatasaray logosu bugünkü biçimini aldı.
Fenerbahçe Kulübü’nün bugün kullanmakta olduğu arma, 1910 yılında dönemin sol açığı ve “penaltı kralı” olarak bilinen Topuz Hikmet tarafından çizilmiştir.
5 renkten oluşan bu amblemde beyaz çerçeve temizlik ve açık yürekliliği,
Kırmızı ton sevgi bağlılığı,
Ortada bulunan sarı lacivert kalp şeklindeki sarı Fenerbahçe’ye duyulan gıpta ve kıskançlığı, lacivert ise soyluluğu tasvir etmektedir.
Bu iki renk arasında yükselen palamut dalı ise Fenerbahçelilik’in kudret ve kuvvetinin ifadesidir.
Yeşil renk ise bu kudret için başarının oluşunu gösterir.
Beşiktaş armasındaki ilk beyaz cizgi 1′i; 3 siyah çizgi 3′ü; ikinci beyaz çizgi 1′i simgelemektedir.
Amblem 9 bölümden oluşmaktadır ve yukardaki dört numara (1,3,1,9) yanyana geldiğinde, 1319′u oluşturmaktadır.
1319, Rumi Takvimde 1903′e eşittir.
Beşiktaş, Türk Bayrağı’nı kullanma hakkını Yunanistan Milli Futbol Takımı ile oynanan bir maçta Türk Milli Takımı‘nı temsil ettiği için almıştır.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün,
Her kulübün arması, sloganı, felsefesi ya da duruşundaki benzer özellik şu:
“Neysek oyuz” ya da “Biz buyuz”
Yani, “Mia San Mia”
***
Şimdi bir de bunları kullanma biçimlerine gelelim.
Siz hiç Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş logolarını x basın kuruluşunda farklı, y basın kuruluşunda farklı hal ve şekilde kullanıldığına şahit oldunuz mu?
Ya da, kulübün formasında ayrı, şortunda ayrı,
Birbirine benzese de tıpatıp uymayan arma curcunası gördünüz mü?
Kulübe transfer edilen futbolcunun poz verdiği formada ayrı, milyon dolarların yüzü suyu hürmetine mecburiyetten öptüğü atlas kumaştan mamul bayraktaki ayrı armalarla karşılaştınız mı?
Mümkün değil.
Neden?
“Mia San Mia”
***
“Büyük” olarak tabir edilen kulüplerimizde, ihtiyaç sahibi eski futbolcularına düzenli olarak her anlamda yardım edildiğini,
Onların üyelik giriş ve aidatlarının kulüp tarafından karşılandığını,
Eski Başkan, yönetici, teknik adam, futbolcu ve kulüp çalışanlarının her doğum ve ölüm yıldönümünde anımsandığını,
Kulüp armasına, tarihine, felsefesine, deontolojisine sahip çıkıldığını,
Hatta, taraftar profilini dahi kulüp geleneklerine uygun bir rotaya sokma düsturundan ödün vermediklerini biliyor muyuz?
***
Kısacası,
Herhangi bir futbolcu ile profesyonel sözleşme imzalamak değildir bir kulübün özgül ağırlığı.
Ekonomik bağımsızlığa kavuşmak,
Tesisleşme, altyapı, reklam ve pazarlama,
Endüstriyel futbola uygun bir adaptasyon,
Sosyalleşme,
Strateji ve planlama sayesinde,
Kurumsal kimliği ve marka değeri olan istikrarlı bir kulüp oluşturmak olmalıdır asıl hedef.
Önce “Tay Tay” durmanın,
Sonrasında ilk adımı atmanın yolu budur.
***
Peki 50 yıllık Balıkesirspor‘umuz bu hedeflerin neresinde?
Yani, karşımızdaki kişinin kafasındaki baloncukta oluşan soru işaretlerine,
“Mia San Mia” diyebilecek kadar yol aldık mı?
Ya da; arpa boyu kadar gidebildiğimiz uzaklıkta mükemmelliğin paydaşı olmak adına neleri başardık?
Bakınız, bugünü değil, 50 yıllık süreci sorgulayalım.
Bu devasa piyasadan ne aldık? Ne kaybettik? Şu an neredeyiz?
***
Binbir çeşit armamızla,
Kuruluş tarihi yanlışıyla,
Her tümsek ve engelle karşılaştığımızda,
“Boşveeeeeer” demenin dayanılmaz rahatlığıyla,
“Mia San Mia” yerine,
Formamızın ense boşluğuna “Boşvere boşvere bu hale geldik” yazsak,
“Boşveeeeeer” demeyecek kaç kişi var aramızda?
Bu yazı 804 kez okundu.
YAZARIN DİĞER GÜNCEL YAZILARI:
- “Mia San Mia”
- Sessizlik Bozuldu!
- Habtühata!
- Yat-Kalk Kerim ve Yiğit’e Dua Et!
- “Festina Lente”
Yorumlar
“Mia San Mia” için yorum yapılmamış