Kaçıncı kez izledik bilmiyorum ama,
19. Yüzyılın Mısır‘ındaki “Yeşil Vadi” uğruna,
Nam-ı diğer Şaban’a “Tosun Paşa” üniforması giydirip,
İskenderiye‘ye hükmetmeye çalışan Tellioğulları‘nın akıllı geçinen Lütfü‘sü,
Daver bey’in kızı Leyla‘yı Seferoğulları‘na kaptırmadı ama,
Neredeyse kendi ürettiği sahte Tosun Şaban‘a kaptırıyordu.
***
Film bu minvalde giderken yaşanan komik olaylar,
Lütfü ile Şaban‘ın şaklabanlıkları,
Tellioğulları ile Seferoğulları‘nın karşılıklı çatışmaları,
Gerçek “Tosun Paşa” ortaya çıkıncaya kadar sürdü.
Kahire‘den atlayıp İskenderiye‘ye gelen gerçek Tosun,
Yeşil Vadi‘ye el koymakla kalmayıp,
Daver‘in kızı Leyla‘yı da zimmetine alınca,
Yandı gülüm keten helva…
***
Tellioğulları ile Seferoğulları‘nın her zamanki unutulmaz kavga repliklerinde ne vardı?
“Saldırın Seferoğulları!”
“Yürüyün Tellioğulları!”
Peki Tosun Şaban nasıl tepki veriyordu bu komuta…
“Yürüyelim de nereye yürüyeceğiz?”
Güzel soru…
Nereye yürüyelim?
***
Beraber yürümeye azmetmiş bir güruhun,
Ya da aynı yola baş koymuş azınlık ya da çoğunluğun,
Kol kola girmiş arz-ı endâmı sizce nereye yürümeli?
Bir hedefe mi?
Birbirinin üzerine mi?
***
Şaban aptal binin üzerine,
Lütfü densiz katledile…
Daver sessiz seyretmekte manzarayı,
Leyla beklemekte gerçek paşayı
Suphi zembilinden çıkarmış kıspeti.
Sakın tutmayın küçük enişteyi.
“Yeşil Vadi” uğrunadır bu seyr-ü sefa.
Genelde bir semt ismidir o hep beklenen vefa.
Küçük kırıntılar için harcanır insan.
Gün gelir değişir elbet devran,
Değişmeyen tek şey dönen tekerlek,
Akil bey der ki; bunun müsebbibi kahpe felek.
Sürer gider kürre-i arz’daki bu sukut-u hayal.
Asırlarca anlatılıp eğlendirir cümlemizi bu masal.
Sakın ola ki üzmeyin kendinizi,
Tosun Şaban düşünür cümlenizi,
“Aşk kalbimi yakan bir volkan gibidir.
En sevdiğim tatlı kazandibidir.
Leyla sev beni sokma müşküle.
Seninle kaşık atalım iki tabak keşküle.”
***
Filmin sonunda Tosun kavuşur Leyla‘sına.
Bir umut var mıdır acep Lütfü‘nün yarasına?
Tek çare kalmıştır çomaktan sakınmanın.
Sırası değildir biçare yakınmanın.
Tiz çare bulunmalı şu gönül yarasına.
Kimseyi sokmamalı bu büyük aşkın arasına.
Öyleyse zinhar dağıtılmalı o şer-i ittifak.
Ne tencere kaldı devrilmedik, ne de kapak.
Farkındadır herkes gürültüyle devrilen çamların.
Bu yüzden beklemektedir açılmasını sayfaların.
Umut işte herkesin bu alemden beklediği…
Aporttakiler hayal etmektedir şanslarının dönmesini.
Pek iyi bildikleri o saman altında yürütülen sular,
Bir umut işte, belki bir gün o destiye dolar.
Öyleyse,
Saldırın Seferoğulları,
Yürüyün Tellioğulları,
Çığırtkan başladı def-i belaya.
“Yeşil Vadi uğruna herkes ayağa…”
Bu yazıyla ilgili forumdaki tartışmaya katılın
Bu yazı 673 kez okundu.
YAZARIN DİĞER GÜNCEL YAZILARI:
- Kemal Özdeş’e Bir Kaç Soru, Bir Kaç Öneri
- Saldırın Seferoğulları!
- Bomba mı? Çıtır Pıtır mı?
- “Ne Olmuş Canım?”
- Siyah-Beyaz
SON EKLENEN YORUMLAR:
Yorumlar
Saldırın Seferoğulları! için yorum yapılmamış