Galatasaray : 0 Eskişehirspor : 0
Sarı-kırmızılıların 18 kişilik kadrosunu tartışabiliriz ama…
Eskişehirspor‘un Galatasaray‘la berabere kalan kadrosunu gözden geçirdiğimizde,
Balıkesirspor ile benzerlikler olduğunu görürüz.
Nasıl mı? İşte gerçekler…
Birol Parlak: 2013-2014 futbol sezonunda PTT 1. Liginden bir alt kümeye düşen Fethiyespor‘dan transfer edildi.
Kamil Ahmet Çörekçi: Kayserispor ve Adana Demirspor‘da dikiş tutturamadı. Şu an Galatasaray’ın futbolcusu olan Tarık Çamdal ve Veysel Sarı‘nın transfer olasılıkları göz önüne alınarak Eskişehirspor‘a transferi sağlandı.
Berkay Tolga Dabanlı: PTT 1. Ligine düşen Kayserispor ile sözleşmesini feshederek Alman 2. ligindeki Nürnberg‘e gitti. Oradan da tekrar Eskişehispor’a döndü.
Raheem Lawal: 2013-2014 Futbol sezonunda PTT 1. Liginde yer alan Mersin İdman Yurdu‘ndan transfer edildi.
Kaan Kanak: 2. Lig ekibi MKE Ankaragücü‘nden geldi.
Mirkan Aydın: Alman 2. liginde yer alan VFL Bochum‘dan kadroya katıldı.
Ayrıca 2. Lig patentli Altay kalecisi Ali Şaşal Vural, bir dönem Balıkesirspor‘a da forma giyen Sinan Ören, Oberliga Westfalen gibi bir bölgesel lig oyuncusu Semih Güler, Borussia Dortmund U19 takımından Eyüp Koçoğlu, Wolsfburg ikinci takımından Andaç Güleryüz gibi oyuncularla süper lig kadrosu oluşturuldu.
***
İşin gerçeği…
Eskişehirspor‘un Galatasaray ile deplasmanda 0-0 berabere kalan kadrosunun yarısından çoğu Spor Toto Süper Lig tecrübesine sahip değildi.
Yani, Hatice‘ye değil de neticeye bakarsak.
Eskişehirspor‘un transfer politikasının da Balıkesirspor‘dan farklı olmadığı açığa çıkıyor.
O halde şu soruya yanıt arayalım.
Spor Toto Süper Ligin 2. haftasında,
Neden Eskişehirspor 4 puanda?
Balıkesirspor puansız?
***
Bu soruya elbette yeniden döneceğiz ama,
Lig fikstüründe Eskişehirspor‘u takip eden Balıkesirspor’un,
Galatasaray maçı öncesinde kesinlikle şuna inanmasını istiyorum.
1) Temposuz ve son derece ağır oynayan Galatasaray o eski Galatasaray değil.
2) Fiziki güç olarak neredeyse dibe vurmuş Galatasaray‘ı bir daha böyle yakalamamız asla mümkün değil.
3) Galatasaray‘ın en kalpten oynayan futbolcusu Melo‘nun ceza alması arayıp da bulamadığımız bir avantaj.
4) Wesley Sneijder‘in Prandelli ve bazı takım arkadaşlarıyla yaşadığı huzursuzluk artık ayyuka çıkmış durumda.
5) Veysel, Tarık, Yekta, Bruma, Dzemaili gibi futbolcuların forma giydiği bir Galatasaray‘ı neden yenmeyelim?
6) Böylesine fizik güç fakiri ve akordu bozuk bir takımın, Balıkesirspor maçı öncesinde 16 Eylül Salı günü Şampiyonlar ligi maçında Anderlecht ile oynaması büyük nimet.
***
Şimdi o soruya yanıt aramaya devam edelim.
Bizimle benzer özelliklere sahip bir takım deplasmanda Galatasaray‘ı elinden kaçırıp, ligde 4. puanını hanesine yazdırırken,
Biz neden puansızız?
Bunu saha içi ve saha dışı olarak irdelediğimizde,
Aslında sorunun burundaki kıl’dan kaynaklandığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Lütfen…
Tellioğulları ve Seferoğulları gibi bir komedyanın “Yeşil Vadi” rüyasından uyanıp,
Kişisel kapris ve hırsların çöpe atıldığı,
Daha aydınlık ve daha güvenli bir yolda,
Gırtlağımızı patlatırcasına haykırdığımız Bal-Kes sesleriyle hep beraber kolkola yürümek çok mu zor?
***
Saha içine gelelim.
Real Madrid ve İspanya Milli takımıyla inanılmaz şampiyonluklar yaşayan Vicente del Bosque‘nin,
“Yeniköy Kasabı” olarak eleştirildiği yurdum futbolunun içinde yer alan teknik ekibimiz,
Fatih Terim’in,
Mustafa Denizli‘nin,
Ersun Yenal’ın,
Abdullah Avcı‘nın ve daha nicelerinin yerden yere vurulduğu bir arenada,
Her eleştiride hop oturup hop kalkarak,
Ona buna laf yetiştirmesi mi gerekiyor?
“Şu an itibariyle bir çok insan hala nerede olduğumuzun farkında değil gibi gözüküyor. “ diyebilen bir kişi,
Aslında kendisi bilmelidir ki,
Burası ne Bozüyük, ne Orhangazi, ne Turgutlu, ne Karagümrük, ne Yeşil Bursa, ne Merinos, ne de Bursaspor A Genç takımı…
Ne Yoncaspor, ne de Çekmeköyspor…
Elbette bunları söylerken, sayın Ertekin‘e Eskişehirspor maçında yapılan sataşmayı da olağan görmüyorum.
Yersiz, zamansız ve gereksiz buluyorum.
Tıpkı Ertekin‘in bir kaç cılız sesi çok önemseyip,
“O arkadaşlar merak etmesinler, maç kazanmaya bundan sonra başlayacağız ve o arkadaşlara cevabı biz o şekilde vereceğiz.” demesi gibi…
***
Hangi ligde oynadığımızın farkında olarak,
Düşünce bazında da olsa bir kaç öneride bulunmak elbette hakkımız.
1) Zeki‘nin Akhisar Belediyespor maçında yediği talihsiz gollerden sonra, Torku Konyaspor maçında kulübeye oturtulması kesinlikle doğru değil. Şayet Zeki bir özgüven kaybı yaşanmışsa onu kulübede oturtup tamir edemezsiniz. Arkasında durarak ve ona güvendiğinizi haykırarak dik durmasını sağlayabilirsiniz. Kişisel kanaatimce Zeki, Torku Konyaspor maçında sonuç ne olursa olsun oynatılmalıydı.
2) Kulusiç ve Coelho‘dan oluşan orta beklerimiz çok ağır. Neredeyse bütün takımların hayalini kurduğu sol ayaklı stoper tipine uyan Hasan Hatipoğlu o bölge için neden düşünülmüyor? Defansın arkasına atılan topları seyretmeyecek bir Hasan‘ın çabukluğuna Balıkesirspor‘un acilen ihtiyacı var.
3) Torku Konyaspor maçında Dimitar Rangelov‘un tek başına Coelho, Kerem Can ve Aykut‘un arasından topu kafayla Torje‘nin önüne indirmesi, Torje‘nin adeta fotoğraf çektirir gibi hiç bir engelle karşılaşmadan topu filelere göndermesi defalarca izlenmeli, futbolcularımıza izlettirilmelidir. Eksik yakalanan her defans hata yapabilir ama, bir taç atışında yerleşme ve adam paylaşma problemi yaşayan takım savunmasının mazereti yoktur.
4) Adam eksiltme özellikleri göz önüne alındığında Alanzinho mümkün olduğu ölçüde kaleye yakın bir pozisyonda oynatılmalıdır.
5) Burak Çalık ve Muğat Çelik, mutlak surette kazanılmalı, takım direnci bu tarz oyuncularla arttırılmalıdır.
6) Torku Konyaspor maçında kendi kalesine gol atan Abdülhamit, Zeki örneğindeki gibi bir muameleyle karşılaşmamalı, herkes ona destek olmalıdır.
7) Takımın savunma ve hücum setleri mutlak surette gözden geçirilmelidir.
8 ) Elde kıt kaynaklar olduğunu kabul etsek de, tıpkı Eskişehirspor örneğinde olduğu gibi en uygun oyuncuları, en uygun sistem ve dizilişle oynatarak daha efektif bir takım yaratılmalıdır.
9) Özgüveni kaybetmenin, maç kaybetmekten daha önemli olduğu asla unutulmamalıdır.
***
Şimdi geldik zurnanın “zırt” dediği yere.
Geçtiğimiz sezon Tanju Çolak‘ın eleştirilerine tepki olarak neredeyse tüm şehir ayağa dikilmiştik ya…
Bakınız artık bu tarz eleştiriler yok.
Ciddiye alınarak eleştirilmeyi özlemiyor musunuz?
İçinizi acıtmıyor mu bu sessizlik.
Bu yazıyla ilgili forumdaki tartışmaya katılın
Bu yazı 1.367 kez okundu.
Yükleniyor ...
Ligte 2 maç oynandı futbol yorumcuları Balıkesirspor un süper ligten düşeceği konusunda hem fikirler ,konuşulacak anlatılacak bir şeyyok.Seyirci kendini aldatılmış hissediyor 40 yıl sonra süper lige çıkmışsın adam gibi bir takım kurulamazmıydı.Kendimizi kandırmayalım şu kadro PTT liginde oynasın inan ilk altıya giremez .Yarın bundan sorumlu olanlar bu parayla bu kadar oluyor derler .Ama taraftara takım hiç böyle anlatılmamıştı her şey süperdi. ilk 10 hesapları yapılıyordu,marifet olan elindeki imkanları en iyi şekilde kullanmaktır, zaten dar olan bütceni Sercan la Gökhanla zayi etmemektir.
Bizi hiç bir kanal ve yorumcular sallamıyor bu takıma düştü gözüyle bakıyorlar bu bakış açısı doğrumudur bu oyunu bu şekilde oynamaya devam edersek doğrudur işimiz çok zor karamsar olmayalım diyeceğim ama malesef bu takım nalet olsun siyasi çekişmeler rant kavgaları kişisel kaprisler balıkesirlinin balıkesirliye düşmanlığı nedeniyle layık görüldüğü yere döndürülecek yazıklar olsun.