İyi bir fikir;
Zihninizde oluşabilecek bağlantıları yoklayarak, keşfe hücrelerden oluşan ağ demektir.
Zihnin daha yaratıcı olması için;
Onu özgün ağlara sahip ortamların içine sokmak gerekir.
Özgün ağ;
Çevresel olanakların sınırlarını zorlayan zihinlere sahip insanlar ve fikir ağlarının bir araya geldiği ortamdır.
Esas olan ağın akıllı olması değildir,
Esas olan bireylerin bir ağ içerisinde bulunduklarında daha kolektif ve akıllı olmalarıdır.
Parlak fikir üretmede en etkili araç, bir masa etrafına toplanmış insanlar arasındaki tartışma ortamıdır. Birçok sorun kolektif düşünce ile çok daha muhteşem şekilde çözülebilir.
Önemli sonuçlara, başarılara dönüşecek çoğu önsezi çok uzun bir zaman içinde gelişir, olgunlaşır. Yaşadığımız acımasız zamanın karşımıza çıkardığı zorluklar karşısında, araştırılmaya değer ilginç ve karmaşık olan yâda çok basit sorunları çözme hissine kapılırız. Her geçen yeni dakika içinde karşımıza daha başka sorunlar çıkardığı için acil olarak değerlendirme kıstaslarımız devamlı olarak değişmektedir. Bu karmaşa içerisinde ortaya çıkan önsezilerimiz durumlara göre anında yok olarak kaybolup giderler.
O halde önseziyi beslemenin oldukça basit bir sırrı vardır;
“Her şeyi bir yere not etmek”
Önsezinin gelişip somut bir hale dönüşebilmesi için diğer fikirlerle bağlantı içinde olması gerekir. Paylaşılarak birleşen önseziler yeni fikirler olarak ortaya çıkarak buluşlar yaratabilir, sorunlar karşısında çözümler üretilebilir.
Okumak, ilgi çekici yeni fikirlere ulaşmayı ve olaylara bakış açısını değiştirmeyi sağlar zihnimizde.
Kurumsal ortamlarda başarılı olanların sırrı;
Önsezilerin unutulup gitmemesine, paylaşılarak yayılmasına ve başka önsezilerle birleşmesine olanak vermeleridir. Fikirlerin halka açık olması, yapılan işlerdeki şeffaflık, dürüst yaklaşımlar, yakalanmak istenilen başarıların elde edilmesi süresinin daha kısa zamanda olmasını sağlayacaktır.
Kurumsal başarıdan daha ziyade kişisel başarılar ön plana çıkarıldığında birçoğunun tesadüfi gerçekleştikleri görülecektir. Asıl olan kişiler değil kurumsal değerlerdir. Kurumsal değerlerin zarar görmesini istemek, şahsi çıkarları için kullanmak, bir yerlere, yüksek mertebelere erişim aracı olarak görmek hiçte hoş değildir. Belki de genel manada hepimizin affedemeyeceği hatalar bunlardır.
Dehaların yaptıkları hatalar, Ortalama zekâlara sahip insanların yaptıkları hatalardan daha fazladır.
Hatalar sonucunda; kendi tatminkâr varsayımlarımızın dışında çözüm yöntemleri oluşturacak, yeni çözüm sahalarına doğru yol alma zorunluluğu doğacaktır. Önseziler gelişen her olayda anında yok olup gider dedik;
Neden daha önce düşünmedim? Sorusunu sorarız kendimize,
En kolayı da kendimizi bir şekilde haklı olduğumuzu düşünürüz doğamız gereği…
Haklı olduğumuzu düşünmek hepimizi yerinde saydırır
Yanılmak ise araştırmaya, yeni çözümlemeleri keşfetmeye, sorunlar karşısında çözümler üretmeye zorlar.
Ne kadarını çözümleriz ya da ne kadar daha karmaşık hale getiririz sorunlarımızı, içinde bulunduğumuz ortama, kolektif paylaşımlara göre değişimlerle karambole yaşar gideriz.
Bu güne kadar yaşadıklarımızı not ettik, yaşananları okuduk satırlara dökülenlerden, gördüklerimizi fotoğrafladık, kameramızla kayıtlar yaptık. Deha olduğumu iddia etmiyorum ortalama zekâya sahip insanlardan biriyim.
Tüm bunlardan kendimizce bir sentez oluşturarak;
Kabul görür ya da görmez bir dost olarak olayları, yaşanan acıları, söylenemeyen sözleri, ulaştırılamayan, duyurulamayan kelimeleri süzgeçten geçirerek kimseleri de zan altında bırakmadan yazılarımızın satırlarına döktük.
Bunu da yapmazsam zaten en büyük hatayı da ben işlemiş olurum.
Kırmızı Beyaz renklerde Sağlıcakla kalalım.
(Dipnot: Yazımda Amerikalı popüler bilim yazarı Steven Johnson’un Parlak Fikirler Nasıl Doğar? Adlı kitabından alıntılar kullandım.)
Bu yazıyla ilgili forumdaki tartışmaya katılınBu yazı 370 kez okundu.
TEŞEKKÜRLER EFENDİM…..MESAJ ANLAŞILMIŞTIR….SELAMLAR.